Geleneksel İstanbul İftarında Tüm Kesimler Birarada

AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından her yıl geleneksel olarak gerçekleştirilen iftar yemeği, 21 Ağustos Pazar günü Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Wow Otel’de yapıldı.

 

Aziz Babuşcu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirilen ve 3 binden fazla kişinin katıldığı Wow Oteldeki iftar yemeğine Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ve kızları Sümeyye ile birlikte katıldı. İftarda, bakan ve milletvekillerinin yanı sıra sanat, medya, spor, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ile dini cemaat temsilcilerinin önemli isimleri de yer aldı. Ayrıca İl Başkan Yardımcıları, İl Yönetim ve Yürütme Kurulu Üyeleri, Belediye Başkanları, İlçe Başkanları ve AK Parti teşkilatından birçok isim de iftara katılanlar arasındaydı.

 

İftar Programının açılış konuşmasını yapan Aziz Babuşcu, “Ne mutlu bize ki, biz Ramazanı olan bir medeniyetin çocuklarıyız.Bizim medeniyetimizde Ramazan; kardeşliğin, paylaşmanın, merhametin ve nefisleri arındırmanın zirveleştiği bir dönemdir. Bu özellikler ki, elindeki tüm oyuncaklara rağmen huzuru bulamayan günümüz insanın en çok ihtiyaç hissettiği özelliklerdir. Bugün insanlığın içine girdiği değerler krizinin en ibret verici sonuçlarından birini Afrika’da, özellikle de Somali’de yaşıyoruz. Afrika’da, medeni dünyanın gözü önünde, her 1 saate 3 çocuk açlıktan hayatını yitiriyor. Biz, insanlığı tek bir aile gibi gördüğümüzden, bu sene ki Ramazan etkinliklerimizin en önemli eksenlerinden birini de Somali yaptık. Elbette kendi ülkemizi, kendi yoksullarımız asla ihmal etmeden.”dedi.

 

Nerede Bir Aç İnsan Varsa, O Bizim Komşumuzdur!

 

Globalleşen dünyada komşuluk ilişkilerinin de değiştiğini ifade eden Babuşcu,” Artık tanık olduğumuz her dert, duyduğumuz her çığlık ve haberdar olduğumuz her trajedi, gereği yapılmak üzere vicdanımıza bırakılmış bir sorumluluktur. Izdırabını bilip çığlığını duyduğumuz her kardeşimizin yarası, artık sarılıncaya kadar bizim de içimizi kanatacak derin bir yaradır. Bu nedenle de diyoruz ki; Nerede bir aç insan varsa, o bizim komşumuzdur!”diye konuştu.

 

Bazılarının bu duyarlılıklarından rahatsızlık olduğunu dile getiren Babuşcu,  bu kafaların daha önce Gazze’ye sahip çıkılmasından da rahatsız olduklarını, ancak bu anlayışları kabul etmediklerini belirterek, şöyle dedi:

 

Ne Mutlu Bize Ki, Gözleri Dolabilen Bir Başbakanımız Var

 

“Bir yerde bir insanın canı yanıyorsa, bir yerde bir insan can veriyorsa, orada insanlığımızı kuşanmak dışında her şey teferruattır. Çünkü biz, komşusu açken tok yatmayı zül sayan bir inanca mensubuz. Çünkü bizim, yeryüzünün hangi coğrafyasında olursa olsun zulme adaletsizliğe ve haksızlığa maruz kalan herkesin yanında yer almak gibi bir ahlaki sorumluluğumuz var. Çünkü bizim kanayan bir yara gördü mü ta ciğeri yanan, bir mazlumun, bir mağdurun yaşadığı acılara tanık olunca gözleri yaşaran bir Genel Başkanımız var!

Bugün Lübnan’dan Kosova’ya Filistin’den Endonezya’ya gittiği her yer bir miting alanına dönüyorsa, işte bundandır! Evet, ne mutlu bize ki, gözleri dolabilen bir Başbakanımız var.”

 

 “Anlayamayanlar…Ağlayamazlar…” diyerek AK Parti’nin duyarlılığından rahatsız olanlara gönderme yapan Babuşcu, bayrama 10 günden az bir zaman kala bayrama dair temennilerini de şu sözlerle dile getirdi: 

 

“Sevgili misafirler, kıymetli dostlar, İstiyoruz ki, Ramazan’ın insanlığı kuşatacak merhamet iklimi, bütün mazlum coğrafyalara şefkat dolu bir güneşin aydınlığını getirsin! İstiyoruz ki, Gazze’de çocuklar ağlamasın, Somali’de aç kalmasın, Kenya’da hastalanmasın, Bağdat’ta, Kandehar’da bomba sesleriyle irkilmesin…

İstiyoruz ki, Ramazan bitip bayram geldiğinde, anneler çiçek bırakmak için çocuklarının mezarına değil, çocuklar el öpmek için annelerinin yanına gelsinler.

 

İftar programında konuşan Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, terör örgütüne yönelik operasyonların süreceğini söylerken 'Artık yeni Türkiye var' dedi.

 

Başbakanı Erdoğan, ''Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz'' dedi.

 

Erdoğan, buradan Türkiye'nin her köşesine, İslam dünyasının her ülkesine ve bütün insanlığa selam, sevgi ve muhabbetlerini gönderdiğini dile getirerek, İstanbul teşkilatının gelenekselleşen iftar sofralarının sadece Türkiye'nin bütün renklerini bir araya getirmediğini, dünyanın bütün renklerini bütünleştirdiğini söyledi.

 

Edirne'den Hakkari'ye İstisnasız Bütün Vatandaşlarımızın Huzur Ve Güveni İçin Bu Yola Girdik

 

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

''Diliyoruz ki, bu iftar sofrasındaki birlik ve beraberlik ruhumuz sonsuza kadar devam etsin. Konuşmama başlarken şehit kardeşlerime Allah'tan rahmet, ailelerine, yakınlarına ve milletimize sabır ve metanet diliyorum. Ulvi duyguların zirveye çıktığı bu manevi iklimde yaşanan acılar şüphesiz yüreklerimizi yaktı, kalplerimizi sızlattı. Ama hemen söyleyeyim. Bu devran böyle gitmeyecek. Açık söylüyorum. Bütün sabotajlara, bütün provokasyonlara, demokrasiye kurulan bütün pusu ve tuzaklara rağmen, biz kardeşlik hukukumuzdan, adaletten ve hakkaniyetten, demokrasi ve hukuktan geri adım atmadan bu acılara son verme mücadelemizi sürdüreceğiz. Edirne'den Hakkari'ye istisnasız bütün vatandaşlarımızın huzur ve güveni için bu yola girdik. Yapılması gereken ne ise onu yapacağız. Her türlü ayrımcılığı başta ret ettik. Reddetme politikalarını biz bitirdik. İnkar politikalarını biz bitirdik. Asimilasyon politikalarını bitiriyoruz. Böyle bir noktaya geldik.''

 

Milletin bunu çok iyi bildiğini ve millete gidilen her seçimde her referandumda kardeşlik siyasetinin ibra edildiğini dile getiren AK Parti Genel Başkanı ve Başbakanı Erdoğan, ibra edildiği için 3 genel seçim, 2 yerel seçim ve 2 referandumun kazanıldığını, bunun milletin ibrası olduğunu vurguladı.

 

Başbakan Erdoğan, ''Bu birlik siyaseti sayesinde Türkiye ayağa kalktı ve tarihi mesafeler aldı. Zira biz aklımızla, gönlümüzle, vicdanımızla beraber bu yola çıktık. Yolun bir yerinde aklımızı, yolun bir yerinde vicdanımızı, yolun bir yerinde ruhumuzu iktidara, koltuğa, makama, mevkiye feda etmedik, etmeyeceğiz. Bugüne kadar böyle geldik, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz. Hiçbir zaman meşruiyet yolundan ayrılmadık ve herkese meşruiyetin adresini gösterdik. Meşruiyetin yegane adresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu her vatandaşımız zaten biliyor. Sayısız haksızlığa maruz kaldık ama millet yolundan, hukuk ve adalet yolundan, meşruiyet dairesinden ayrılmayı aklımızdan geçirmedik'' diye konuştu.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz'' dedi.

 

İktidarımız Milletimizi Bir Bütün Olarak Görme Kararlılığından Hiçbir Geri Adım Atmadı

 

Milletin birlik ve bütünlüğü sayesinde çözümsüz olduğu iddia edilen sorunların çözebileceğine başta inandıklarını ifade ederek, bu inanç ve azimle sayısız zorluğun üstesinden geldiklerini söyleyen Erdoğan, “AK Parti iktidarının ilk gününden itibaren bu ülkede illegal tezgahlar, hukuksuz sektörler çöküşe geçti. Devlet ile vatandaşın arasına giren, istediği yere, zayıf gördüğü noktaya kin ve nefret tohumları eken, terör örgütleri eliyle devleti milletten soğutan, organize suç şebekeleri, çeteler, mafyalar hallaç pamuğu gibi dağılmaya, savrulmaya başladı. Demokrasi açığından beslenenler artık siyaseti bu ülkede rehin alamazlar. Organize suç örgütlerinin, terör ve suç şebekelerinin nasıl iç içe oldukları, birbirlerinden nasıl el alıp el verdikleri, birbirlerini nasıl besledikleri alenen deşifre olmuştur. Suyun başı tutulunca sular temiz akmaya başladı. Tıkanan yollar açılınca milletimiz aynı anda bütün alanlarda ayağa kalktı, yürümeye, koşmaya başladı.

 

Eski aktörlerin açtıkları yaralar büyük ölçüde kapanmaya yüz tuttu. Çözümsüz denilen sorunlar için güçlü bir millet iradesi vücut buldu, kronik sorunların çözümü ete kemiğe büründü. Barış ve huzurun ülkemize neler kazandırdığını memleketimizin her köşesi, her şehri, her insanı hissetti. Türkiye hiç konuşamadığı kadar konuştu, konuşuyor. Demokratik kanallar açıldıkça açıldı. İktidarımız milletimizi bir bütün olarak görme kararlılığından hiçbir geri adım atmadı. Bütün oyunlar, tezgahlar, tuzaklar boşa çıktı.”diye konuştu.

 

Türkiye, Demokrasiyle Birlikte Büyüdü

 

Türkiye'nin demokrasiyle birlikte büyüdüğünü ve dünyanın en saygın ülkeleri arasına girdiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

 

''İşte tam bu noktada maskeleriyle beraber açığa düşenler oldu. Demokrasiye pusu kuranlar, milletin yoluna mayın döşeyenler, bildikleri eski yöntemlerle, sabotajlarla Türkiye'yi durduracaklarını zannettiler. Türkiye yanlış yapsın, devlet ile milletin arası açılsın da eski günler geri gelsin istediler. Propagandayla, suça azmettirdikleriyle, ölmeye ve öldürmeye sevk ettikleriyle, pusularıyla deşifre oldular. Ezberlerinin, alışkanlıklarının kurbanı olmuşlardı. Zira, Türkiye artık yeni bir Türkiye'ydi.

Evet, ülkemiz ne zaman doğrulsa, ne zaman ayağa kalksa terör sektörünün taşeronları can yakarak demokrasiye, hukuka pusu kurmakta belli bir tecrübe edinmişlerdi. Can yakarak, can alarak, ocakları söndürerek bir terör sektörü oluşturmuşlardı. Demokrasi ve özgürlük alanlarının genişlemesi onların alanını daraltıyordu. Bu gidişle istismar edecekleri alan kalmıyordu. AK Parti hükümeti ise ısrarla bütün Türkiye'yi kucaklamaya devam etti, devam edeceğiz.

 

Zira biz demiştik ki, 'Türkiye'de hiçbir vatandaşımızın kalbinin kırık olmasına biz rıza göstermeyeceğiz. Şartlar ne olursa olsun, bu ülkenin, bu milletin hiçbir sorununu halının altına süpürmeyeceğiz' dedik. Büyük riskler pahasına milletimizin bütünlüğünden, bütün vatandaşlarımızın aidiyet bağlarını güçlendirmekten zerre kadar geri adım atmadık, atmayacağız. Hiçbir vatandaşımızın şiddet ve terör tarafından rehin alınmasına da izin vermedik, vermeyeceğiz. Bugün de bu istikamet üzereyiz. Yarın da bu istikametten ayrılmayacağız. Sıkıntılarımız yok mu? Var. Ama bunları da aşacağız.''

 

Korkudan Başka Bir Şey Üretemeyenler, Sahnede Kendilerine Yer Bulamayacaklar

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kimse bize şunu söylemesin; 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır'' dedi.

 

Erdoğan, terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlara dikkat çekerek, ''Kimse bize şunu söylemesin: 'Devlet operasyonları durdursun'. Hayır, devlet bu milletin huzuru için operasyonsa operasyonu yapma göreviyle mükelleftir ve bunu yapmak onun en doğal hakkıdır. Devletin burada bir çıkarı yok. Devlet sadece bir şeyle yükümlüdür. Devletin mal güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin can güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin akıl güvenliğini tesis etmesi lazım. Devletin neslin korunması gibi bir güvenliği tesis etmesi lazım. Bunları yapmak için de ne gerekiyorsa, biz bunların hepsini yapacağız.

 

Milletimizin hükümeti, terörle, şiddetle, cinayet tasarımcılarıyla mücadelede asla geri adım atmayacak ama aynı zamanda terörle mücadele yöntemlerinde tarihin tekerrür etmesine de asla izin vermeyecektir. Açık söylüyorum; eski günleri, o karanlığın dönmesini bekleyenler boşuna beklerler. Demokrasiye pusu kuranlar, akıl dışı hesaplarıyla ve hevesleriyle baş başa kalacaklardır. Biz, demokrasiden, hukuktan, adaletten feragat etmeden, kardeşliğimizi derinleştirmeye ısrarla, azimle devam edeceğiz. Korkudan başka bir şey üretemeyenler, sahnede kendilerine yer bulamayacaklar ve açıkta kalacaklardır.''

 

Başbakan Erdoğan, şehirler arası seyahatlerin azaba dönüştüğü, sadece konvoy halinde bir şehirden bir şehre gidilen günleri geride bıraktıklarını, onların bir daha gündeme girmeyeceğini, tıkanan yolların açıldığını, bu yolların bir daha kapanamayacağını söyledi.

 

Millet Olarak Daha Fazla Kenetleneceğiz

 

Erdoğan, ramazan ayında bu ülkede sözde teravih namazı kılan bu terör örgütü ve uzantılarının bu ayın içinde bile sivil-asker demeden yavruları şehit ettiğini, vatandaşlarına kurşun sıktığını söyledi. Bu nedenle ''Artık ramazanın çıkmasını de bekleyemeyiz. Onun için yapılması gereken operasyonlar ne ise bu sonuna kadar yapılacaktır'' dediklerini ifade eden Başbakanımız, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 

“Bu asla sivil halkımıza yönelik değildir. Bu operasyonların tamamı terör örgütünün Kandil'den tutunuz, içerdeki odaklarına kadardır. Şu anda ülkemizin bazı şehirlerinde esnafı mahkemeye çağırıp, orada kendilerine yıllık vergi kesen bir örgüttür bu örgüt. Bunlar şimdi şehre inmenin gayreti içindeler. Esnafı bu şekilde kalkıp da 'Sen bu yıl şu kadar ödeyeceksin, sen şu kadar ödeyeceksin', elimizde belge de var, deyip, onu vergiye tabi kılanlar... Düşünün o insan benim bakanıma şunu söylüyor; 'Ne olur bizi kurtarın'. Şimdi 'Ne olur bizi kurtarın' diyen benim vatandaşım, Hakkari'de benim Kürt kökenli vatandaşım. Onun hukukunu korumak bizim görevimiz değil mi? Onlara bu belgeleri yazıp teslim edenleri ininden bulup çıkarmak bizim görevimiz değil mi? Ve bunun yolu yordamı ne ise bu adımı atarak, bunu meydana çıkarmak durumundayız. Aksi takdirde biz ne şu anda bu vatandaşlarımıza bunun hesabını verebiliriz, ne de tarihe verebiliriz. Bunlar, fırsat bu fırsat diyenler, eski kirli, kanlı oyunlarını diriltmek isteyenler hiçbir zaman Allah'ın izniyle umduklarına nail olamayacaklar. Doğudan batıya, kuzeyden güneye millet olarak daha fazla kenetleneceğiz.”