Haftadan Kesitler

Demek ki Dertleri Ağaç Değilmiş

 

CHP’li Yalova Belediyesi, tam 180 ağacı kökünden söküp katletti.

Taksim’de 3 tane ağaç için yeri göğü inletenlerin, iç savaş çığlığı atanların, günlerce canlı yayın yapanların hiç birinin sesi çıkmadı.

Çünkü dert başkaydı.

Nasıl 15 ve 25 Aralık komplolarında maksat yolsuzlukla mücadele değilse, Gezi komplosunda da ağaç değildi.

 

Meşru hükümete karşı ülke çapında bir iç isyana büründürülmeye çalışılan Gezi olayları sırasında atılan “Yoksa siz hala meselenin ağaç olduğunu mu sanıyorsunuz” şeklindeki ünlü tweet her şeyi anlatsa da, bazıları ısrarla yapılmak istenenleri bir çevrecilik hassasiyeti olarak yutturmaya çalışıyordu.

Yalova’daki ağaç katliamı ardından malum çevrelerin havaya bakarak ıslık çalmayı yeğlemeleri, ciltlerce kitabın anlatamayacağından daha çok şey anlatıyor milletimize.

Ve biz de bir kere daha anlıyoruz ki;

Malum çevreler için, kendi dar siyasi saplantılarını tatmin etmek dışında her şey bir teferruat, her şey bir istismar vesilesidir.

Değil ağaçlar, bu ülkenin kendisi, birliği, kardeşliği bile!

 

Erdoğan Bu Coğrafyanın Vicdanıdır

 

Cumhurbaşkanımızın gerek İSEDAK toplantısının açılışı, gerekse de Papa’nın ziyareti vesilesiyle yaptığı konuşmalar, bu çapta bir lider tarafından ve bu kadar net şekilde dile getirilmek bakımından tarihi ve çığır açıcı nitelikteydi.

İki konuşmadan da sadece birer bölümü hatırlayalım:

“Açık açık söylüyorum, dışarıdan gelenler, İslam coğrafyasının petrolünü seviyorlar, altınlarını seviyorlar, elmaslarını seviyorlar, ucuz iş gücünü seviyorlar, çatışmalarını, kavgalarını, anlaşmazlıklarını seviyorlar, inanın bizi sevmiyorlar. Dışarıdan gelenler, yüzümüze dost gibi görünenler bizim ölümüzü seviyorlar, çocuklarımızın ölüsünü seviyorlar.”

 

“Batının yanlış politikaları sonucu insanlarımız terör örgütlerinin hedefi haline geliyor. Batı’da İslamofobi artış gösteriyor. Batıda kimse Kudüs’ü görmüyor. Kimse göçmenlerin dramını görmüyor. PKK terörüne tepki göstermiyor. Sisi gibi darbeciler el üstünde tutularak halklara yanlış yapılıyor. Batının çifte standartları adalet isteyenlerin ruhunda derin yaralar açıyor.”

Sadece bu sözler bile bir gerçeğin altını çizmemiz için yeterlidir:

Erdoğan, adalete susamış bu coğrafyanın en gür vicdanıdır!

 

Bahçeli Böyle Anlamış Demek ki

 

Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, zaman zaman ve gayet haklı olarak, dar bir alana sıkışıp kalmak yerine, siyasetçilerin bütün bir yurt sathında siyaset yapmalarını söyler.

Bu çerçevede, yakın tarihimizin büyük trajedilerinden olan Dersim olaylarıyla ilgili “Onlar teröristti, devlet de gereğini yaptı” diyen Bahçeli’ye “Git bunları Tunceli’de söyle” dedi.

Bahçeli de güya Tunceli’ye gitti!

Çok yoğun güvenlik önlemleri altında gittiği şehirde sadece etrafındaki gazetecilere birkaç cümle söyledi, o kadar.

Ziyarete gösterilen tepkiler karşısında daha önceden yapılacağı duyurulan esnaf ziyareti, cem evi ziyareti vb etkinlikler iptal edildi ve Bahçeli toplam 1.5 saat süren Tunceli gezisini bitirerek Ankara’ya döndü.

Bahçeli “Tunceli’ye gitmeyi” böyle anladı demek ki!

Bir şehre elbet gidilir ama önemli olan orada halkla buluşabilmek, esnafla dertleşebilmek, belli mekanları ziyaret edebilmek, etrafına yurttaşları toplayabilmek, onlara sarılmak, onlarla kucaklaşmak.

Bir siyasetçi açısından en önemlisi de, bu ülkenin doğusunda söylediğin sözle batısından, kuzeyinde söylediğin sözle güneyinden de oy alabilmek.

Aksi takdirde, “Ben kıldım oldu” fıkrasındaki gibi “Ben gittim oldu” dersin, o kadar!

 

Kongrelerimiz

 

İlçe kongrelerimiz bütün heyecanı, coşkusu ve ihtişamıyla sürüyor.

İlçelerimizde, İstanbul’u 2015 seçimine götürecek AK kadrolar birer birer şekilleniyor. İstanbul, bir kere daha İstanbul olmanın şuuruyla organize oluyor, birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde kenetleniyor.

Her şey daha büyük hedefler, her şey Türkiye için!