İnsan Biraz Utanır...

Her gün onlarca gazete ve televizyonlarıyla ağızlarına geleni söylüyorlar.

Söylediklerinin çok büyük bir bölümünün düşünceyi ifade etmekle bir ilgisi yok.

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımıza, Bakanlarımıza, sana, bana, ona, hepimize hatta AK Parti’ye sempatiyle bakan herkese, her türlü insanlık dışı ve çirkinlik ötesi hakaretlerde bulunuyorlar.

Yalan söylüyorlar.

İftira ediyorlar.

Hatta bazen düpedüz sövüyorlar.

Hele sosyal medyada yalan, iftira, hakaret ve sövgüleri iyice katmerlendiriyorlar.

Üstelik bu aşağılık tutumu sadece beğenmedikleri kişiler üzerinden değil, onların eşlerini, çocuklarını, ailelerini de dahil ederek sürdürüyorlar.

Dahası bu hezeyanlarında henüz çocuk denecek yaştaki evlatlarımızı bile istismar etmekten kaçınmıyorlar.

 

Tüm bunlarla da yetinmiyorlar; ülkemizi her fırsatta uluslararası alanda şikayet konusu ediyor, “Türkiye’de düşüncemizi ifade edemiyoruz, bizde basın özgürlüğü yok” diye söylenip duruyorlar.

Elbette dışarıda, özellikle de Türkiye üzerinde değişik hesapları olan bazı mahfillerde bu söylemlerine destekçi buluyorlar.

Ancak dışarıda ne kadar destekçi bulurlarsa bulsunlar, kandıramadıkları bir kesim var: Milletimiz.

Milletimiz bu zihniyetin devlet yönettiği takdirde millete neler çektirdiğini çok iyi biliyor. Bugün özgürlük kavramını istismar edenlerin geçmişte en temel insani hak ve özgürlüklerin üzerinden her fırsatta nasıl silindir gibi geçtiklerini bütün örnekleriyle hafızasında diri tutuyor. Bu yüzden de onlara iktidar yüzü göstermiyor.

 

Eskiden, milletten alamadıkları iktidarı, başka yöntemlerle elde eder, milli egemenliğin örtülü hırsızları olarak kendilerine güç, servet ve iktidar üretirlerdi.

Artık o mekanizmalardan da önemli ölçüde mahrumlar.

İktidar olmak için ortada sadece sandık var.

İktidar olmanın tek meşru ve anayasal kaynağı olan sandık.

Oradan başarılı çıkmak için de milletin teveccühünü kazanmaları gerekiyor.

Mevcut halleriyle bunu başaramıyorlar.

Zaman zaman çevrecilik, yolsuzluk vb çeşitli kavramların arkasına saklanarak milletimizi kandırmaya çalışıyorlar, o da olmuyor.

Zaten milletimizi kandıramadıkları, milletimizden destek göremedikleri için dış mahfillerle ortak hareket ederek bir şeyler yapmaya kalkışıyorlar.

Akıllarınca dışarıdan esecek rüzgarlarla belki içeride de hava değişebilir diye umuyorlar.

 

Ancak unuttukları bir nokta var:

Eski Türkiye artık yok, Türkiye Türkiye’den yönetiliyor.

Eski yasakçı, baskıcı, tek tipçi Türkiye artık yok; ülkemizde her tür düşünce özgürce dile getirilip tartışılıyor.

Hatta Türkiye bu konuda kendisine parmağını sallayarak başöğretmenlik yapmaya kalkan birçok batı ülkesinin bile çok ilerisinde.

Bunun en büyük kanıtı da ülkesini “Bizde düşünce üzerinde baskı var” şikayet etmeye çalışan malum zihniyet sahiplerinin ta kendileridir.

Çünkü her gün onlarca gazete ve ekrandan, bırakın düşünceyi, düşünce kırıntısı sayılmayacak her türlü sefaleti bile sergiliyorlar.

Hiç utanmadan, hiç sıkılmadan... Akıllarına değil, ağızlarına geleni söyleyerek...

 

Üşüyorum... Yardım Edin!..

 

İstanbul, ülkemize sığınmış Suriyeli mazlumlara sahip çıkıyor.

Bu karda kışta üşümesinler diye Suriyeli kardeşlerimize İstanbul olarak kardeşlik sıcağımızı götürmek için düzenlediğimiz yardım kampanyamız büyük ilgi görüyor.

Buradan bir kere daha bütün İstanbulluları, bu kampanyamıza aktif katılımcı olmaya davet ediyorum.

Çünkü; Camileri inşa ederken kuşların su içme ihtiyaçlarını bile düşünecek kadar sevgiyi ve merhameti önceleyen...

Verdiklerimizin aslında “aldıklarımız” olduğunun altını çizen bir medeniyetin çocukları olarak...

Bize bu yaraşır!