10 Ağustos Yeni Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıçtır

Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var.

Bu seçimin anlam ve önemi üzerinde çok iyi düşünmek zorundayız.

Bildiğiniz gibi, ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimleri her zaman bir kriz süreci olarak görülmüş, askeri darbelerin bile gerekçeleri arasında sayılmıştır.

Çoğu zaman devletin bürokratik elitlerince cumhura cumhurbaşkanı atanmıştır. Geçmişte Cumhurbaşkanlığını millete karşı devletin en tepe kurumu olarak gören seçkinci zihniyet, hep cumhurdan uzak, cumhura mesafeli bir Cumhurbaşkanlığı arayışında oldu.

Bu kalıba uymayanlar birçok baskı ve tehdide, muhtıra ve sindirmelere maruz kaldı.

 

Mesela Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklayan Ali Fuat Başgil’e, daha sağken gömüleceği mezar yerini bile gösterecek kadar ileri gittiler.

Özleyenleri olsa da, çok şükür o günler geride kaldı.

Artık şu bu değil, Cumhurbaşkanını halkın kendisi, yani cumhur seçecek.

İlk kez halkın oylarıyla Cumhurbaşkanının seçileceği bu seçimde Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığı son derece anlamlı ve tarihidir. Erdoğan’ın adaylığı sadece 12 yıllık destansı başarılarla dolu bir icraatın doğal sonucu değildir. Asırlardır bu ülkede yaşanan “merkez-çevre” çelişkisinde tavrını her zaman milletten yana koyan,  “Bu ülkede bir tek merkez vardır, o da milletin kendisidir” anlayışını bir hayal olmaktan çıkarıp ete kemiğe büründüren Erdoğan, bu milletin her kesiminin büyük teveccüh ve arzusunun sonucu olarak partimiz tarafından aday gösterilmiştir.

Evet... Önümüzdeki seçimde 2 aday yarışacak.

Biri Yeni Türkiye’nin mimarı Recep Tayyip Erdoğan, diğeri eski Türkiye anlayışını sembolize eden Ekmeleddin İhsanoğlu.

Bir yanda yıllardır doğru dürüst uyku uyumadan çalışan çırpınan, milleti ve  ülkesi adına her taşın altına elini ve yüreğini koymuş Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda evinde çiçeklerini sularken bir anda aday diye öne sürülen İhsanoğlu.

 

Bir yanda bu zamana kadar girdiği her seçimden ve her referandumdan milletin desteğini artırarak çıkıp siyasi hayatımızda kırılmadık rekor bırakmayan Erdoğan... Diğer yanda aday gösterenlerin daha adını telaffuz edemedikleri İhsanoğlu.

Şu açık bir gerçektir ki;

Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin çok partili siyasi hayatında gelmiş geçmiş en başarılı, en sevilen, en ışıltılı siyaset adamıdır.

Erdoğan demek demokrasi, barış, kardeşlik ve daha çok büyüyen Türkiye demektir. Erdoğan demek, seçkin elitlerin yıllardır yalın ayaklılar diye küçümseyip maraba muamelesi yaptığı bir milletin kendini yok sayanlara karşı kendi var oluşunu haykırması demektir.

 

10 Ağustos bu açıdan bir milat olacak.

Yeni Türkiye için yeni bir başlangıç olacak.

Biz nasıl her Ramazan akşamı yaklaşırken, gün boyu verdiğimiz sınavın bir ödülü olarak coşku ve heyecanla, sevinç ve arzuyla iftar etmeyi bekliyorsak...

İnşallah 10 Ağustos da bu ezilen, horlanan, çevre diye küçümsenen, yıllarca iradesi ekmeği, özgürlüğü talan edilen, her dönemde ağır imtihanlardan geçip bedeller ödeyen milletimizin gurur, sevinç ve mutluluk iftarı olacaktır.

10 Ağustos, seçkinlerce milletten ayrı ve milletin üstünde bir kurum gibi algılanan devletin, milletle tam anlamıyla buluşmasının iftarı olacaktır.

Bir başka deyişle;

Seçimde pusulalara vurulmuş Recep Tayyip Erdoğan mührü, siyaset ve sandık dışında iktidar arayanlara karşı...

Kaynağını milletten almayan yetkiler kullanmaya alışmış seçkinci vesayet odaklarına karşı...

Bu milleti hep küçümsemiş, ezmiş, yoksullaştırmış ve geri bırakmış statükoculara karşı...

Bu milletin ta bağrından süzülüp gelmiş en güzel cevap olacaktır!