Ak Parti Siyaset Klişelerini Yıkıyor

Klişeleri Yıktık

AK Parti siyaset bilimciler için her açıdan incelenmeye değer bir parti. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye çok partili siyasi hayata geçtiğinden beri, hiçbir parti, bir ülke için bu kadar merkezi bir önem ve işleve sahip olmadı. Nitekim 10 yıllık AK Parti iktidarında Türkiye’nin demokratik, ekonomik ve dış politik anlamda yaşadığı değişim ve dönüşüm, bunun en çarpıcı kanıtıdır.

Ancak, altı çizilmesi gereken çok önemli bir nokta daha var: AK Parti sadece yaptığı icraatlarla herhangi bir parti olmadığını kanıtlamadı, siyaset bilimine ait bazı genel geçer klişeleri de yerle bir etti.

Mesela bunların en önemlilerinden biri, “iktidarın her parti için yorucu ve yıpratıcı” olduğuydu. Genel geçer tüm örnekler de belli bir süre iktidarda kalan partilerin daha sonraki seçimlerde oy kaybı yaşadığını, seçmenlerin daha başka arayışlara yöneldiğini gösteriyordu. AK Parti bu noktada da farkını ortaya koydu. Girdiği tüm seçimlerde oylarını artırarak yeniden iktidara geldi. Son dönemlerde yapılan anketler, şu anda bir seçim olsa AK Parti’nin 2011 seçimlerine göre oylarını artırdığını gösteriyor.

Bu da bize siyaset bilimi açısından çok önemli bir gerçeği ifade ediyor: Bu millet, kendi özüne ve değerlerine her açıdan bağlı ve sorun çözmede becerikli bir partiyi her zaman bağrına basmakta bir tereddüt göstermiyor. Bize düşen de bu gerçeği her an içimizde yeniden tazelenen bir şuura dönüştürmek ve asla yalpalamadan milletle kurduğumuz bağı kuvvetlendirerek devam ettirmek. Biz bunu başardığımız için iktidarda da oylarımızı artırıyoruz, bazı partiler ise bunu başaramadığı için muhalefette de erimeye devam ediyor.

Türkiye’nin Gururu Göktürk-2

Fıkrayı bilirsiniz; Bir bakanı muhalifleri ne yapsa eleştirirmiş. En sonunda adam denizin üzerinde yürümüş. Ertesi gün muhalif gazetelerde başlık şöyleymiş: “Bakan yüzme bilmiyor.”

AK Parti ne yaparsa yapsın eleştiren, her başarıyı küçümseyen, her tarihi adıma dudak bükmeyi muhalefet etmek sananlardan ülkemizde de var tabii. Bu çevreler, geçtiğimiz hafta Türk mühendislerin yaptığı ilk yerli uydu olarak hepimizin göğsünü kabartan ve Türkiye için gerçekten tarihi bir an olan Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılması karşısında ülkeleri adına onur ve sevinç duyacaklarına, bin dereden su getirerek olayı küçümsemeye, karikatürize etmeye çalıştılar.

Neler demediler ki; Kimisi kullanılan bazı parçaların yabancı ülkelerden alınmasını öne çıkararak “Bunun neresi Türk üretimi?” derken, kimisi de “Bunun 1.si nerde?” diyerek akıllarınca külyutmazlık sergilediler. Oysa dünyada tüm ülkeler, uydularının bazı parçalarını belli yerlerden alınıyor. Bir uydunun tüm parçalarını üretmek diye bir durum hiçbir ülke için söz konusu değil. Sonuçta Göktürk-2’ye bile sevinemediler yani. Zihniyet bu!

Ekonomimiz Ve Muhalefetimiz

Bütçe görüşmeleri boyunca muhalefetimiz Türkiye ekonomisini yerden yere vurdu. Öyle karamsar ve umutsuz bir tablo çizdiler ki, sanırsınız battık batıyoruz. Oysa onlar sırf günlük siyasi kaygılarla böylesine gerçek dışı ve palavracı bir üslupla konuşurken, aynı süreçte Türkiye 2 önemli rekora tanıklık ediyordu:

Birincisi İstanbul Menkul Kıymetler Borsası 78 bin puanla bu zamana kadar görülen en üst seviyesine çıkıyor, rekor kırıyordu. Yine muhalefetimiz ekonomimizi yerden yere vururken Merkez Bankamız uhdesindeki döviz rakamını 120 milyar 586 milyon dolar olarak açıklıyordu. Bu da, bu zamana kadar Merkez Bankası’nda görülmüş en yüksek rezervdi ve bir rekordu.

Biz devraldığımızdaki rezerv neydi dersiniz; Sadece 27.5 milyar dolar. İMF’den para dilendiğimiz günlerden IMF’ye borç verdiğimiz günlere geldik. Çok şey değişti Türkiye’de. Değişmeyen tek şey bizdeki muhalefet. Hala sadece karalamayı, hala sadece kafalarını kuma gömerek gerçekleri görmezden gelmeyi muhalefet sanıyorlar.

Kılıçdaroğlu Hayal Görüyor

CHP lideri Kılıçdaroğlu son günlerde hemen her konuşmasında 2014 seçimlerinde İstanbul’u almaktan söz ediyor. Hayal görmek siyasetçilerin de hakkı elbette. Ancak şu kadarını söyleyeyim ki; Kılıçdaroğlu’nun hayali, hayal olarak kalmaya mahkûm bir hayal. Bunu seçim akşamı öğrenecek inşallah. Ve o akşam tek öğreneceği İstanbul’da bir kere daha kaybetmek de olmayacak.