Aslında Korktukları Demokrasi Ve Normalleşmedir

Akıllarınca ortamı gerginleştirmek suretiyle AK Parti’yi yıpratacağını sananların önceki seçim süreçlerinde yaptıkları kampanyaları ve bu kampanyalarda kullandıkları ideolojik temaları hatırlarsınız:

Cumhuriyetin kazanımları elden gidiyor…

Mahalle baskısı…

Malezyalaşmak…

İçki yasaklanıyor…

Dış politikada eksen kayması…

Vesaire.

 

Seçimlerde ortaya çıkan sonuçlar çok net bir şekilde milletimizin bu tür kampanyalara prim vermediğini ortaya çıkarınca, bir zamanlar dillerinden düşmeyen bu argümanları, bir süreden beri tedavülden çekmişlerdi.

 

Türkiye 2014 ve 2015 seçim süreçlerine doğru giderken, son dönemlerde, bildik alışkanlıkların yeniden depreştiğini görüyoruz. Son dönemlerde ısrarla yürütmeye çalıştıkları yeni kampanya da, özü itibarıyla aynı aslında. Sadece kavramsallaştırmada birtakım ufak tefek değişiklikler yaparak yeni bir şey söylüyormuş gibi davranmaya çalışıyorlar, o kadar.

 

Şimdilerde, özellikle yandaş kalemler ve televizyon kanalları kullanılarak ısrarla yürütülmeye çalışılan bu yeni kampanyanın sürekli pompaladığı argüman şu:

“Türkiye muhafazakarlaşıyor. Toplum dindarlaşıyor. İşte Diyanet Kürtajı haram ilan etti. Ulema devletine doğru gidiyoruz.” Tabii yine “Tek adamlık, sivil diktatörlük vb” soslar da her konuşma arasına serpiştiriliyor.

 

Hatta, bütün bir hayatı modern-post modern her türlü darbeye zemin hazırlamak ve desteklemekle geçmiş bazıları hızını alamıyor ve işi “Ortadoğu demokrasi diye kaynarken bizdeki sivil dikta süremez. Türkiye de yakında kendi Tahrir meydanını oluşturacak” demeye kadar vardırıyor.

 

Belli ki önümüzdeki seçimler için yürüttükleri kampanyanın ideolojik omurgası bu olacak. Belli ki bir kere daha, hiçbir zaman anlamadıkları, anlamaya da çalışmadıkları, anlasalar da anlamazlıktan geldikleri bu milletten esaslı bir demokrasi dersi daha alacaklar.

 

Ben yine de bu kampanyayla ilgili birkaç gerçeğin altını çizmek istiyorum.

 

Birincisi, bu milletin binlerce yıllık tarihinde, kendi inanç ve değerlerine sahip çıkmasını, sanki bir facia ve tehlikeden söz edercesine bir kampanyaya konu etmek, hiç ama hiç yaşanmamıştır. Bu sadece bu zihniyete has bir özelliktir.

 

İkincisi, aslında Türkiye her zaman neyse gene o. Milletimizin büyük çoğunluğu her zaman muhafazakardır, her zaman değer ve geleneklerine sahip çıkar. Kendi yaşam biçimi ne olursa olsun, en azından milletin büyük çoğunluğunun değerlerine karşı saygılıdır. Siz bu milleti hiçbir zaman anlamadınız. Anlamaya çalışmadınız, küçümsediniz, yok saydınız.

 

Peki hiç mi değişen bir şey yok denirse; Var elbette. Ama onların iddia ettiği gibi, bu millet değişmedi. Olan sadece şu: Bu zihniyetin sürekli ötekileştirdiği, dışladığı, yok sayıp her alandan silmeye çalıştığı insanlar, AK Parti iktidarıyla birlikte bir hukuk devletinde olması gereken normalliğe kavuştular. Öteki olmadılar, dışlanmadıklar, düşman görülüp iç tehdit konseptlerine maruz bırakılmadılar.

 

Yoksa zaten hep vardılar. Mesela, bugün başörtülü kızımızla başını örtmeyen kızımız yan yana ve huzur içinde eğitim görüyor. Bu milletin içinde böyle bir sorun hiç yoktu zaten. Ama bu baskıcı zihniyet, sırf kıyafetlerinden dolayı belli kesimleri “öteki” görüp her alanda görünür hayatın dışına atıyordu.

Şimdi böyle bir durum yaşanmayınca, onlara “Türkiye değişiyor” gibi geliyor galiba.

Yoksa, bir tek kişi çıkıp da “AK Parti iktidarında benim yaşam biçimime, kılık kıyafetime, eğlence anlayışıma vs müdahale edildi” diyebildi mi? Yani bu kadarını bu zihniyetin sahipleri bile iddia edemiyor. Onun yerine “Türkiye değiştiriliyor, daha önce görmediğimiz şeyler oluyor” diyor.

Daha önce görmedikleri şeylerin olduğu doğru. Ama onların daha önce görmedikleri şey, bu millete bir türlü göstermedikleri demokrasi, eşitlik, hukuk devleti ve özgürlüğün ta kendisidir.

Üçüncü olarak da AK Partiye karşı “Bizim de yakında Tahrir meydanımız olacak” diyenlere bir şey söylemek istiyorum.

Sadece bir tek şey.

Statükocu, seçkinci, hortumcu ve yasakçı anlayışlardan gına getirmiş Türkiye, Tahrir meydanını 2002’de AK Parti’yi iktidara getirerek yaşadı zaten.

Yazık…

Siz daha bunun bile farkında değilsiniz!