Biz Yaparız, Chp İse Sadece Konuşur… Farkımız Bu!

Hep söylüyoruz; Keşke kaliteli bir ana muhalefetimiz olsa. Çünkü iyi bir muhalefet, sağlıklı bir demokrasi için olduğu kadar, iktidarlar için de faydalı ve gereklidir.

CHP’nin, benzerine hiçbir ülkede kolay kolay rastlanmayacak muhalefet anlayışının, ne ülkemize, ne milletimize, ne de kendilerine kazandırdığı bir şey var.

Gel gör ki, zaman zaman “değişeceğiz, değişiyoruz, değiştik” numaraları çekseler de, değişen sadece vitrindekiler oluyor. Gerisi malum. Ve biz de millet adına yapılan her hayırlı işte sergiledikleri muhalefet tarzına bakınca, bir kere daha anlıyoruz ki; CHP sadece CHP’dir. CHP muhalefet etmiş olmak için muhalefet eder. Bunu yaparken de hiçbir ilke tutarlılık gözetmez.

En son “Meclisten tezkere çıkarılması” ve Cumhuriyet tarihimizin belki de en önemli birkaç projesinden biri olan “33 ilimizde aynı anda başlatılan kentsel dönüşüm”e gösterdikleri tepki, bu gerçeğin altını bir kere daha çizmemize neden oldu.

Önce tezkere… Biliyorsunuz; son günlerde sınırdaki yerleşim birimlerimize sık sık Suriye’den gelen top mermileri düşüyor. Daha birkaç gün önce böyle bir olayda 5 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hükümetimiz de ülkemizi korumak için gerektiğinde sınır ötesi harekat için TBMM’den yetki istedi ve aldı.

Bir ülkenin kendi masum vatandaşlarını korumak istemesinden daha doğal ne olabilir? Böyle kritik anlarda gündelik parti siyaseti bir yana konup vatanın ve milletin geleceğine odaklanmak gerekmez mi? Oysa CHP, tezkereye karşı çıktığı yetmezmiş gibi, bir de “Savaşa hayır! Suriye’ye savaş açacaklar! Sorunlar diplomasiyle çözülür. Savaş yıkım demektir” türü sözlerle ortalığı hiçten yere velveleye veriyor.

Tek derdi var:  Acaba bu tür gerginlik, endişe ve korkular yayarak bundan siyasi rant elde edebilir miyim…

Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan gayet net söyledi: “Bizim kimseye savaş açmak gibi bir niyetimiz yok. Biz sadece vatandaşlarımıza yönelik tehlikelere karşı onları korumaya kararlı olduğumuzu göstermek istiyoruz. Barışı korumanın yolu, her an her şeye hazır olmaktan geçer. Caydırıcı olamazsak, kendimizi koruyamayız. Tezkerenin anlamı budur.”

Buna karşın CHP’liler yine bildiğini okuyup hükümeti “savaş meraklısı” göstererek  “Barış güvercinleri” rolünü oynamayı sürdürüyor.

Hatırlayın; Daha birkaç yıl önce dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, “Sınır ötesi harekat için elimizi siyasi irade bağlıyor. Hükümet bize hedef göstersin… Hedef Barzani mi, Bağdat’a kadar gitmek mi? Her neyse biz gereğini yapar, hallederiz” dediğinde, CHP’liler AK Parti iktidarının askerin elini bağladığını, gerektiğinde dış müdahaleler yapmayacaksak bu kadar askeri boşuna mı beslediğimizi söyleyip duruyorlardı.

Çünkü o zaman öyle gerekiyordu.  Maksat, AK Parti’ye her hal ve şart da muhalefet etmekti. Aynı CHP, şimdiyse tam tersi, barış havarisi görüntüsünde. Tezkerenin “caydırıcılık” yanını dile getirdiğimiz de bu sefer de “Caydırıcılık olduğunu böyle açıkça söylersen, bunun caydırıcılığı kalmaz ki!” diyorlar. Dedim ya; CHP işte, ne deseniz olmaz!

Benzer bir ilkesizlik ve körü körüne muhalefet anlayışı “Kentsel Dönüşüm Projesi” için de geçerli.

Yıllardır, “deprem için hiçbir çalışma yapılmadığını, olası bir depremde bizi büyük felaketlerin beklediğini” söyleyip duran CHP, depreme karşı bu zamana kadar hiçbir iktidarın yapamadığı dev bir hamleye giriştiğimizde, bu sefer de hiç utanmadan, sıkılmadan, “Bu bir rant projesidir. Yıkılan evlerin yerine modern evler yapmak bahanesiyle yandaşlara kaynak sağlayacaklar” diyebiliyorlar. Desinler…

Biz, vatandaşlarımızın daha güvenli ve sağlıklı evlerde yaşaması, şehirlerimizin daha çağdaş bir görüntüye kavuşacak olmasıyla sadece sevinç duyuyor, iftihar ediyoruz.

Desinler… Desinler ki aramızdaki fark bir kere daha bütün ihtişamıyla ortaya çıksın:

Onlar sadece laf üretir, bizse iş yaparız. Biz bu ülkenin her açıdan gelişmesinin ve mutluluğunun motoruyuz, onlar ise freni.

Ama gam değil.

Bu millet o zihniyete bir daha direksiyon vermeyeceği için,  CHP de o frene asla basamayacaktır.