Demokrasi Ve Hukuku Eksen Edinmiş Yeni Bir Türkiye Var

Bir ülkeyi sadece yasaları değiştirerek gerçek anlamda bir hukuk devleti yapmak mümkün değildir.

 

Elbette demokrasinin gereklerine uygun, insan haklarına dayalı hukuk metinleri, bir ülkenin çağdaş bir hukuk devleti olabilmesi için elzemdir ama tek şart değildir.

Hukuk metinlerinin varlığı kadar, o metinlerin herkese eşit şekilde uygulanması da gereklidir.

 

Türkiye’de hukuk, uzun yıllar boyunca, herkese adalet dağıtan bir mekanizma olmanın ötesinde, sadece tek tip bir ideolojinin aracı gibi işlev gördü. Anayasamızda “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olduğumuz yazıyordu ama uygulamada maalesef bunu görmek mümkün değildi.

 

Ne yaparsa yapsınlar, hukukun dokunamadıkları vardı.

 

Anayasamızın 10 maddesi, kimse kaynağını hukuktan almayan bir yetki kullanamaz, hiçbir zümreye ayrıcalık tanınamaz” dese de, imtiyazlılar vardı. Anayasamız herkesin hukuk karşısında eşit olduğunu söylese de kimileri “daha eşitti.” Bundan dolayı da ülke uzun yıllar boyunca demokrasi dışı girişimler ve darbelerle sarsıldı. Halkın seçtiği iktidarlar, ya alaşağı edildi ya da güdükleştirildi. Vesayetçi yapı dolayısıyla her iktidarın adeta görünmeyen koalisyon ortakları vardı.

 

Bu yapıyla, bu çağda artık daha fazla gidilecek yol yoktu.

 

Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti iktidarı, milletimizle el ele vererek Türkiye’nin sözde değil özde bir hukuk devleti olabilmesi için büyük bir çaba içine girdi. Çok engellerle karşılaştı. Ama yılmadı. Tehditler ve yıldırmalar karşısında pes etmedi, geri çekilmedi, dik durdu.

 

Ve geçmişe kıyasla gelinen noktaya bakıldığında, AK Parti’ye oy versin vermesin, hemen hemen herkesin kabul ettiği bir husus var:

 

Artık yeni bir Türkiye var.

 

Herkesin kendi görevini bilip kendi görevini yapacağı yeni bir Türkiye.

 

Bu Türkiye’de gerçek anlamda bir kuvvetler ayrılığı var.

Yasama, yürütme, yargı… Herkes kendi işini yapıyor.

Ve tabii asker de…

 

Türkiye’nin geldiği bu yeni çizgiyi iyi analiz edemeyen, hala eskinin yasa tanımaz pervasızlığıyla üzerine vazife olmayan işlere kalkışanların ise artık hesap verdiği bir hukuk devleti var.

 

Elbette yasal süreç tamamlanmadan kimseye suçlu veya suçsuz diyemeyiz.

Ama önemli olan şu: Artık bu ülkede kimse kendini yasaların üstünde ve dışında görmek hakkına sahip değil.

 

Sağcısıyla solcusuyla yıllardır herkesin dile getirdiği özlem de bu değil miydi?

Siz bakmayın bazı marjinal kesimlerin yeni Türkiye’yi hazmedemeyip uluorta söylemlerle ortalığı bulandırmaya çalışmalarına.

 

Onlar hiçbir zaman demokrasiyi hazmedemediler.

 

Onlar hiçbir zaman bu milleti hazmedemediler.

 

Onlar hala uyduruk mahkemelerle Başbakanlara darağaçları kurulan günlerin özlemi içindeler.

 

Onlar hala, yargının, bir avuç ideolojik ve seçkinci çevrenin elinde, millete karşı bir sopa gibi kullanıldığı devirlerin hayali içindeler.

Onlar hala “Başbakan paşa paşa imzaladı… Paşa, Belediye Başkanını hizaya soktu… 411 el kaosa kalktı… Gerekirse silahla… Topyekûn savaş… Başbakan MGK’da terleyecek… Hükümete muhtıra… Artık Muhtar bile olamayacak” türünden gazete manşetlerinin atıldığı bir Türkiye istiyorlar.

 

Ama geçti.

 

Artık güzergâhını demokrasi ve hukuk devleti olarak fikslemiş bir Türkiye var.

Özgürlük, barış, refah ve kardeşlik ekseninde hızla büyüyen bir Türkiye.