Diyarbakır’da Tarih Yazıldı

Cumartesi günü Başbakanımızın Diyarbakır’a gidişi ve orada yaşananlar, ülkemiz için sadece yeni ve mutlu bir evreyi ifade etmiyor.

 

Diyarbakır’da yaşanan coşku ve heyecan aynı zamanda Türkiye’nin neredeyse 100 yıldır özlediği bir kardeşlik fotoğrafı ortaya koydu.

 

Başta Başbakanımız olmak üzere Barzani’den Osman Baydemir’e, Ahmet Türk’ten Şivan Perver’e, falan partiye oy verenden filan partiye oy veren yüz binlere kadar herkesin yüzünde bir tebessüm ve mutluluk vardı.

 

Diyarbakır’da ilk defa farklı siyasi kulvarlarda koşturan insanlar, aynı fotoğraf karesinde gülümsüyordu.

Yüzlerde barışın güzelliği vardı.

Gözlerde kardeşliğin ışıkları vardı.

Artık kan ve şiddetin olmadığı bir coğrafya, özlediği bir iklimi yaşadı.

Bundan sonra inşallah geleceğimiz adına daha umutlu bir sürece giriyoruz.

Başbakanımız her sorunun diyalogla, karşılıklı görüşmelerle, demokratik mekanizmalar çalıştırılmak suretiyle çözümlenmesi adına bir kere daha ve en yüksek perdeden bir irade ortaya koydu.

 

Bu irade, bölgede, artık geriye dönülmeyecek şekilde büyük ve köklü bir barış havzası oluşturulması adına gerçekten tarihi bir öneme sahiptir.

Herkes Başbakanımızın barış ve kardeşlik adına gösterdiği bu iradeye destek olmalıdır.

Sahip çıkmalıdır.

Omuz vermelidir.

Günü birlik politikalar, ucuz polemikler, anlamsız siyasi ihtiraslar bir kenara bırakılmalı, barışı ve kardeşliği provoke edecek eylem ve söylemlerden kaçınılmalıdır.

Diyarbakır’dan Erbile selam gönderip “Coğrafyalarımızı cetvellerle böldüler ama muhabbetimize sınır koyamadılar” diyen Başbakanımız, bu ülkenin her açıdan en büyük şansıdır.

 

Anaların gözyaşının artık dinmesi, gencecik fidanların siyasi ihtiraslar adına kanlar içinde kara toprağa düşmemesi adına hiçbir siyasi lider bu kadar irade göstermemiş, elini, yüreğini ve ruhunu bu kadar taşın altına sokmamış, bu kadar bedel ödemeyi göze alıp bu kadar samimi bir çaba içinde olmamıştır.

Biliyoruz;

Aklını, hırsının egemenliğine terk etmiş niceleri, Başbakanımızın bu tarihi Diyarbakır ziyaretinden de mutlu olmayacak, rahatsızlık duyacaktır.

Biliyoruz;

“Başbakan Kürt meselesini çözmek istemiyor, Başbakan Ankara’nın derin rüzgârlarına teslim olup değişti, Başbakan Kürtleri kandırıyor, PKK dikkatli olsun” türünden söylemlerle süreci sürekli bulandırmaya çalışanlar, yine bildik eleştirilerini ve hazımsızlıklarını sergileyeceklerdir.

 

 

Biliyoruz;

Geçmişte her zaman vesayetçi yapılanmanın yanında yer alıp nimetlerinden yararlandığı, bir tek gün bile özgürlük ve demokrasi kaygısı taşımadığı halde, AK Parti iktidarını ve Başbakanımızı “vesayet” oluşturmakla itham edenler de, bu tablodan mutlu olmayacaklardır.

Çünkü bu kesimler, siyasi hırslarını akıllarının önüne koymuşlar.

Öyle olmasa, vesayetçi statükoya karşı 11 yıldır en büyük mücadeleyi vermiş bir iktidarı “vesayetçi” olmakla suçlayabilirler mi?

Bir sandık tercihiyle sonlandırılabilecek bir şey “vesayet” olabilir mi?

Bunu onlar da biliyor ama bile bile söyleyebiliyorlar.

Her türlü yalandan, dolandan, iftiradan siyasi kazanım elde edeceklerini sanıyorlar.

Ne derlerse desinler;

Başbakanımızın Cumartesi günü Diyarbakır’a gerçekleştirdiği tarihi ziyaretle birlikte Türkiye yeni bir aşamaya geçmiştir.

Barış, kardeşlik, birlik ve beraberlikte yeni bir dönemdir bu!

Hepimize hayırlı, uğurlu olsun.

“Hepimize” diyorum, çünkü…

Biz birlikte Türkiye’yiz.