Gündemden Kesitler

En İyi Uzlaşmayı Millet Yapar

CHP, Cumhurbaşkanının milletin oylarıyla seçilmesi gerçeği karşısında ciddi bir rahatsızlık ve panik içinde. Bu nedenle de süreci bulandırmak, karıştırmak ve provoke etmek adına her türlü klasik hünerini sergiliyor.

Kah hayali Gül-Erdoğan çatışması üretiyorlar, kah AK Parti içinde fay oluşturma çabalarına giriyorlar, kah sokakları hareketlendirme tehdidinde bulunuyorlar, kah bugünlerde aralarından su sızmayan kimi yargı mensuplarını kaşla gözle milletimize imaya çalışıyorlar.

Milleti anlamaktan uzak, milleti hor gören ve milletin değerleriyle çatışma halinde olmayı siyasi çizgi saymış CHP’nin bu rahatsızlığını tasvip etmesek de anlayabiliriz.

 

CHP her konuda olduğu gibi bu konuda da eskide kalmış modelleri özlüyor.

Genellikle asker bazen de yargı kökenli birinin, dayatılmış bir uzlaşmayla aday gösterilip Cumhurbaşkanı yapıldığı o “asude” dönemleri.

Ancak CHP, Türkiye’nin bu gün vardığı demokratik gelişim noktasında bu yöntemin geçerli olamayacağını da biliyor.

Bu nedenle de hiç değilse eski Çankaya normlarından çok uzak düşmeyecek birini, “ortak uzlaşma” görüntüsü altında milletimize kabul ettirmeye çalışıyor.

Biz yeni anayasa çalışması sürecinde CHP’nin uzlaşmacılığını çok iyi gördük!

Aslında CHP’nin bu konuda ne bir ciddi analizi, ne de öngörüsü var.

Hatta ne de kendi içinden birini aday gösterecek bir siyasi mecali.

Bunu kendileri de bildiklerinden dolayı, “Cumhurbaşkanı kim olsun”dan ziyade “Cumhurbaşkanı kim olmasın”da yoğunlaşıyorlar.

Yerel seçimlerde tanık olduğumuz kirli oyunların ve ittifakların bir benzerine bu süreçte de tanıklık ediyoruz.

Hiç kuşkunuz olmasın;

Yerel seçimde milletimiz bu kirli ve karanlık oyunlara nasıl prim vermediyse, Cumhurbaşkanlığı seçiminde de vermeyecektir.

Ve en iyi uzlaşmayı yine milletin kendisi yapacaktır!

 

Başbakanımız Bir Kere Daha Tarih Yazdı

 

Başbakanımızın, 1915 olaylarında yaşanan insani acıları paylaşan açıklaması karşısında, eskiden beri Türkiye’nin bazı insani adımlar atmasını savunan bir kısım çevreler tam anlamıyla köşeye sıkıştılar.

Özellikle bazı siyasetçiler, köşe yazarları, kanaat önderleri vs yani.

Zira evrensel dünyada büyük yankı uyandıran bu açıklamanın insani özüne karşı çıkamazlardı.

Ancak Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı hiç bir şeyi beğenmemek gibi de bir huyları vardı.

Bu sefer de bula bula “Başbakan bu açıklamasında ne kadar samimi?” söylemine sığınmaya çalıştılar.

Oysa bu tür açıklamaların bizatihi kendisi “tarihi”dir.

Dünya siyasetinde “acaba samimi mi” diye bir anlayışa yer olabilir mi?

Söylenmek suretiyle tarihin zabıtlarına geçmiş sözlerin, bir de ayrıca samimiyet gibi soyut bir düzlemde sorgulamak, ölçmek ve test etmek, kimin hakkı, haddi ve imkanı dahilinde olabilir ki!

Bir kere daha görüldü ki, bu ülkede bazılarının kendiliklerinden ifade ettikleri bir anlamları yok.

Kendilerini sadece karşıtlık üzerinden anlamlandırıyorlar.

Ona da “anlam” denirse tabii!..

 

Haşim Kılıç Mazisine Yazık Etti

 

İnsanların geçmişte doğru yerde durmaları, bugün yaptıkları yanlışları ve durdukları yanlış noktayı doğru yapmaz.

AYM Başkanı Haşim Kılıç, son yaptığı konuşmayla öncelikle kendi mazisine çok ağır bir darbe indirmiştir.

 

Bir hukuk adamından çok, bir muhalefet sözcüsü üslubuyla yaptığı çirkin konuşma, bir anlamda  onun milletin gönlüne yaptığı kötü bir veda olmuştur.

Hele “gömlek değişme” gibi siyasi metaforları bile kullanmaktan imtina etmeyen üslubu, işi adaleti tesis etmek olan bir yargı adamının gömlek değiştirmesinden başka ne anlama gelebilir!

Bu millet geçmişte böyle yargı mensuplarını çok görmüştü.

Belli ideolojilerin ve siyasi yaklaşımların arka bahçesi gibi davranan, çatık kaşla milletin seçtiği Başbakana ve parlamentoya ağır sözlerle saldıran hukukçulardan çok illallah etmişti.

Ne yazık ki Haşim Kılıç’ın görevinin son demlerinde gelip saplandığı bataklık da aynı oldu.

Kılıç, nasıl bir noktaya sürüklendiğini anlamak istiyorsa, yaptığı o sığ, kaba ve hukuk dışı konuşmadan kimlerin sevindirik olduğuna, o çirkin ve ucube sözleri siyaset, iş ve medya dünyasında kimlerin alkışladığına baksın. İnsan yaşadıkça bazı duaların ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyor:

Allah ayaklarımızı son nefese kadar dosdoğru bir yolda sabit kılsın!