İşte Farkımız Bu!

Rahmetli Üstad Necip Fazıl bir şiirinde;

Sapan taşlarının yanında füze

Başka alemlerle farkımız bizim demişti.

 

Geçtiğimiz hafta, hayali Cumhuriyetimizden de eski Marmaray Projesi’nin hayata geçirilişi dolayısıyla yaşanan gelişmelere baktığımızda bir kere daha gördük ki, AK Parti’nin farkı gerçekten çok büyük.

 

Başbakanımızın da çok veciz şekilde ifade ettiği gibi;

Biz Cumhuriyetimizin 90. Yılında Marmaray’ı ülkemize ve milletimize kazandırmanın onur ve bahtiyarlığı içindeyken, CHP’liler 10. Yıl marşını söylüyor, Genel Başkanları, seviyesizlikte zirveye çıkmış cümlelerle güya Başbakanımızı eleştiriyordu.

Milletin hiçbir sevincine ortak olamayan bir zihniyet bu.

Sırf AK Parti başarıyor diye ülkenin hiçbir gelişmesinden mutluluk duyamayan bir zihniyet bu.

 

Sosyal medyada “İnşallah o Marmaray açılış sırasında çöker” diyebilecek kadar ideolojik bağnazlıkla malul olanlar var. En sıradan, en önemsiz en küçük bir aksaklıkta bile sevinecek olan hastalıklı kafalar var.

Bu öylesine dar ve ufuksuz bir zihniyet ki, AK Parti Kosova’dan Gazze’ye, Adriyatik’ten Endonezya’ya dünyayı kuşatırken, bu zihniyet kendi ülkesini bile kucaklamaktan aciz.

Bu zihniyetle aramızdaki fark çok bariz.

Bu farkı 2014 Martında sandığa da yansıtmak boynumuzun borcudur!

 

Bir Karanlık Dönem Daha Kapandı

Ve Türkiye’de karanlık bir dönem daha kapandı.

Bazı milletvekillerimiz Meclis Genel Kurulu’na başörtüsüyle girdiler.

O gün sosyal medyada şöyle bir cümle paylaşmıştım:

“Başörtülü Milletvekillerimizin bugün Meclis Genel Kuruluna girmesi, 1920’de dualarla açılan 1. Meclis ruhunun güzel bir yansımasıdır.”

Böylece bir haksızlık sona ermiş oldu.

Bu ülkenin başı açığıyla kapalısıyla 76 milyon insanının aynı şekilde eşit vatandaş olduğu Meclis’te de yansıtılmış oldu.

Bu tablo sadece Meclis’e başörtüsüyle gelen 4 milletvekilinin değil, hepimizin yüzünü ağartan, birbirimizin gözüne rahatlıkla bakmamızı sağlayan bir tablodur.

Çünkü; biz birlikte Türkiyeyiz!

 

Aday Adayı Kardeşlerime

Yerel seçim için aday adaylığı sürecindeyiz.

Bu süreci bütün coşkusu, heyecanı ve güzelliğiyle yaşıyoruz.

Kuşkusuz coşku ve heyecan bu tür süreçlerin en doğal yansımalarıdır.

“Güzellik” ise, bu tür süreçlerin, ancak belli ilkeler doğrultusunda şekillenmesiyle ortaya çıkar.

O ilkeler ki, heyecan ve coşkuları, soğuk ve ilkesiz bir ihtiras görüntüsünden çıkarıp zarafete büründürür, güzelleştirir.

Telaş ve koşuşturmalara bir anlam ve erdem kazandırarak, insanın eylemlerini görüntüden gerçeğe, kabuktan öze, süflilikten yüceliğe eriştirir.

AK Parti’yi sıradan bir siyasi hareket olmaktan çıkarıp daha özel bir konuma yükselten de budur.

Evet, biz herhangi bir parti değiliz.

Herhangi bir partinin siyasi hedefleri olabilir ama bizim bir davamız vardır.

Bu dava her şeyden önce şuurumuzun her zerresine sinmiş bir ahlaktır.

Bu dava, bizim en güzel derdimiz, en anlamlı sızımız, en soylu hasretimizdir.

Bundan dolayıdır ki, siyaset bizim için toplumsal piramidin yukarılarına tırmanarak geçici tatminlere ulaşma aracı değildir.

Siyaseti bu ruhla yaptığımız içindir ki, bizde bu tür süreçler hep güzellik içinde yaşanır.

 

Parti içi koşuşturma ve yarışlar asla çirkin bir rekabete dönüşmez.

Bu ruhtan dolayıdır ki, bizde bu tür süreçlerin öne çıkanı olur ama geride kalanı olmaz.

Kazananı olur ama kaybedeni olmaz.

İyilikte, hayırda ve güzellikte yarışanların her türlü sonuç karşısında sergileyeceği davranış da ancak iyilik, hayır ve güzellik olur.

Bundan dolayı da bizde daha çok kenetlenmek olur, ama kırgınlık olmaz.

Daha çok çalışmak olur ama küskünlük olmaz.

Bu vesileyle tüm aday adayı kardeşlerimi dostluk ve muhabbetle selamlıyorum.