Kongremiz Muhteşem Oldu

30 Eylül 2012 Pazar günü Ankara’da gerçekleşen 4. Olağan Büyük Kongremiz tek kelimeyle muhteşem oldu. Tüm Türkiye’nin büyük bir dikkat ve heyecanla izlediği kongremize dair söylenecek çok şey var elbette.

Ama illa da birkaç noktanın altını çizmek gerekirse, sanırım şunları söylememiz gerekiyor: Bu kongrede, AK Parti olarak daha kurulurken kendimize koyduğumuz hedefler bir kere daha inanç, heyecan ve coşkuyla tazelenmiş, güncelleşmiştir.

Türkiye, mevcut yönetim sistemini, sadece çağı yakalamak değil, çağın en önemli öznelerinden biri olup çağı dönüştürmek için ve başta 2023 vizyonu olmak üzere büyük hedefler ve iddialar doğrultusunda tahkim ve takviye etmeyi sürdürecektir.

Türkiye, bölgesinde lider, küresel dünyada başat ülkelerden biri olmak, içeride huzurlu ve müreffeh, dışarıda saygın ve sözü geçen ülke olmak gerçeğini, daha da büyütüp daha da hissettirerek tarihi yolculuğunu sürdürecektir.

Kim ne derse desin, kim hangi çocuksu hayallere kapılırsa kapılsın; önümüzdeki süreçte de Türkiye’nin en büyük reform, değişim ve dönüşümlerinin en baş aktörü, genel başkanımız ve liderimiz Recep Tayyip Erdoğan olacaktır.

Tarihte bir ülkeyle bir liderin kaderinin bu kadar örtüştüğü ve uyuştuğu dönemler nadirdir. Ve bir kere daha Türkiye’nin 10 yılda nereden nereye geldiğini ve bundan sonra da varmak istediği büyük hedefleri düşününce, bu ne güzel bir kaderdir demekten kendimizi alamıyoruz.

Kongremiz ülkemize, milletimize ve insanlığa büyük hayırlar getirsin inşallah. Allah yar ve yardımcımız olsun.

İslama Karşı Yapılan Irkçılıkla Mücadelemiz Sürecek

Peygamber efendimize ve İslami değerlere karşı alçakça bir saldırıdan ibaret olan malum filmden sonra, Türkiye büyük bir atağa geçti. Uluslararası mahfillerde ısrarla ve etkinlikle savunduğumuz tez şu: “Dinlere ve kutsal değerlere karşı yapılan bu tür saldırılar nefret suçu kapsamına alınmalıdır.”

Son dönemlerde ibretle görüyoruz ki, belli odakların bilinçli bir şekilde dünyaya empoze etmeye çalıştığı İslamofobi de, tıpkı antisemitizm vs gibi, yeni tür bir ırkçılık halini aldı. Üstelik birçok batılı ülke, bu ırkçılığı “ifade özgürlüğü” kisvesi altında tolere edip meşru göstermeye çalışmaktadır.

Bu ırkçılıkla yapılmak istenen de Müslümanlardan hayali ve soyut bir düşman üretmeye çalışmak, “ötekileştirdiği bir düşman olmadan kendi varlığını anlamlandıramayan çağdışı zihniyeti” sürdürmektir.

Kimse, içini kendi istediği gibi doldurduğu hak ve hakikat dışı, ucube bir özgürlük anlayışını herkesin kabul etmek zorunda olduğu bir dogma dönüştürme hakkına sahip değildir. Kimsenin, bir başka inancı ve onun mensuplarını canının istediği gibi aşağılamak, rencide etmek ve yok saymak gibi bir özgürlüğü olamaz.

Esasen batılı ülkeler de –eğer söz konusu olan İslam ve Müslümanlar değilse- böyle bir özgürlüğü savunmuyorlar zaten. Nitekim “nefret suçları” kapsamında değerlendirdikleri pek çok husus var ama İslam’a saldırıyı bu kapsama almak istemiyorlar sadece.

Türkiye, bu konuda etkin çalışmalarını sürdürüyor. Ortaya herkesi bağlayacak uluslararası bir hukuk belgesi çıkana kadar da çalışmalarımız artarak devam edecektir.

Önce İnsan

Genel siyasetten yerel siyasete, bizim bütün yaklaşımlarımızın merkezinde “insan” vardır her zaman. “Önce insan” diyoruz. Çünkü insanı Allah’ın yarattığı en güzel varlık, en üstün değer olarak görüyoruz. Yıllarca bu ülkede bir takım tabular üretildi ve insanlar o tabuların nesnesi farzedilerek yok sayıldı. 

O tabular uğruna fail-i meçhuller işlendi. O tabular uğruna insanlar işkence tezgahlarından geçirildi. O tabular uğruna insanın birçok hakkı, değeri ve özgürlüğü yok sayıldı.

Ama biz “önce insan” dedik ve diyoruz. Bu ülkede bir tek canın zayi olmaması, bir tek ananın gözyaşının akmaması için yapılması gereken ne varsa yapıyoruz, yaparız. Bu anlamda hiçbir hamasetli lafı veya anlayışı, insan canının önüne geçirmeyiz.

Ancak bunu yaparken bu ülkede cana kıyan, insanlarımızın hayatını terör ve şiddetle karartmaya çalışan odaklara karşı en sert şekilde mücadelemizden de taviz vermeyiz.

AK Parti olarak tavrımız çok açık ve net: Öldürmeyeceksin… Silahını bırakacaksın. Şiddete başvurmayacaksın. Sonra da her şeyi sonuna kadar konuşur, tartışır ve hep birlikte en güzele varmaya çalışırız. Bundan daha insani, daha güzel bir yaklaşım olabilir mi?

Net olmayan bize muhalefet etmek için muhalefet edenlerin tavrı. İşte CHP… Yerine göre bizi Ankaralılaşmak, güvenlik politikalarına teslim olmakla suçluyor, yerine göre de Oslo vb süreçlerden dolayı en ölçüsüz, en insanlık dışı kelimelerle itham ediyorlar.

Milletimiz müsterih olsun; Onlar ne dediklerini bilmeseler de, biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. “Biz birlikte Türkiye’yiz” ve “Önce insan” anlayışıyla daha güzel günleri de hep birlikte göreceğiz inşallah!