Millet Bu Kirli İttifaki Sandiğa Gömecektir

CHP’nin millete hizmet diye bir derdi yok. Hiç de olmadı.

Dahası CHP, bu ülke için her zaman en büyük sorun olarak “milleti” gördü.

Normal zamanlarda “Haso-Memo, makarnacı, bidon kafalı” diye aşağıladığı insanlarımızı, seçim zamanları geldiğinde de aldatabilmek adına her türlü kirli ittifaka sarılıp her türlü karanlık oyunu sahneliyorlar.

 

Arkasında sapasağlam durdukları ilkeleri yok. Tutarlılıkları yok.

Birkaç oy fazla almak için her yolu mübah sayan bir siyasi pespayelik içindeler. Kimi yerlerde MHP’li adaylarla seçime giriyorlar.

Kimi yerlerde ANAP veya DYPlilerle. Yörenin özelliğine gore, bazen Erbakan soy adından medet umuyorlar, bazen bayrağımızdan rahatsızlığı tescilli adayları öne sürüyorlar. Bazı yörelerde katıksız başörtüsü düşmanlarına, bazen de vitrininde başörtülülerin de olduğu adaylara sarılıyorlar.

CHP, birkaç oy fazla almak için o kadar kendini kaybetmiş ki, daha düne kadar Cumhuriyet için en büyük düşman ve tehdit olarak lanse ettikleri paralel yapılanmayla, şimdilerde kol kola girip aleni bir ittifak oluşturmuş durumda.

 

İstanbul Da Durum Daha Da Karışık.

Kılıçdaroğlu’nun, üzerinde ismi yazan yolsuzluk dosyalarıyla poz verdiği Sarıgül, güya, yolsuzluk yapanların aramızda yeri yok anlayışıyla CHP’den kovulmuş Sarıgül, alelacele CHPli yapılıp “adayımız” diye İstanbulluların önüne çıkarıldı. CHP’nin seçimlere 40 gün kala sergilediği bu tuhaf, ilkesiz ve karmaşık tablo, birçok CHP’liyi bile isyan ettirecek boyutlara ulaştı.

Yeri geldi mi MHP, yeri geldi mi ANAP, yeri geldi mi BDP, yeri geldi mi paralel yapıcı, yeri geldi mi sağcı, yeri geldi mi solcu olan…

Yeri geldi mi yolsuzluk söylemine, yeri geldi mi “yolsuzluk yaptı” diyerek partiden kovduğuna sarılan bir CHP ile karşı karşıyayız.

Değişmeyen tek şey, CHP’nin gündeminde millet yok.

Millete hizmet yok. Bu ülke için daha güzel yarınların habercisi olacak bir plan, bir program, bir proje yok. Tam tersine plan ve projeleri engellemeye çalışmak var.

 

Çözüm Sürecini Akamete Uğratmak Var.

Ülkeyi yeniden eskinin o içine kapanmış, demokrasiden uzak, ekonomisi krizlerden krizlere sürüklenen, bölgesinde ve dünyada etkisiz karanlık döneme döndürmek özlemi var. MGK toplantılarının günlerce tartışıldığı, Medya patronlarının, faiz lobilerinin hükümet belirlediği, “Ordu rahatsız, muhtar bile olamaz” türünden manşetlerin atıldığı, üniversitelerin önüne ikna odalarının kurulduğu, hastanelerin vatandaşa eziyet merkezleri haline geldiği o eski Türkiye’nin hayalini kuruyorlar. Ama unuttukları bir şey var:

Milletimiz bu kirli ittifakı büyük bir bilinçle görüyor.

Daha düne kadar yan yana gelmeleri imkansız sanılanların, şimdi AK Parti karşısında neden kol kola girdiklerini çok iyi biliyor.

AK Parti’ye karşı sergilenen oyunların Türkiye’yi ve onun aydınlık geleceğini hedef aldığının farkında.

 

Gezi, 17 Aralık vb komploların Türkiye’yi durdurmak isteyen iç ve dış çevrelerin planlarına hizmet ettiğini yakından gördü.

Amacın ağaç değil, amacın yolsuzlukla mücadele değil, 3. Havaalanını, 3. Köprüyü, Kanal İstanbul’u, Türkiye’nin bölgesinde mazlumların sesi olmasını, ekonominin şaha kalkışını dizginlemek olduğunu gördü.

Milletimiz, amacın iç ve dış güçlere boyun eğmeyen, milletinin çıkarlarını her türlü baskı ve şantajın üstünde tutan Başbakanımız olduğunu biliyor.

Milletimiz niye bütün şer oklarının milletinin sevgilisi, sağlam irade Uzun Adam’a yöneltildiğini çok iyi anlıyor.

Bu nedenle de CHP’yi ve ittifakçılarını bir kere daha sandığa gömmek için sabırsızlıkla 30 Mart’ı bekliyor.

Tüm oyunları bozmak için… Aydınlık bir gelecek için… Büyük Türkiye için…

Durmak yok, çalışmaya devam!