Millete Muhalefet Etmeyi Muhalefet Sananlar

Demokrasilerde muhalefetin önemi tartışılmaz.

Ancak unutulmaması gereken bir önemli nokta daha var:

“Meşru bir iktidar olmadan da demokrasi olmaz.”

Demokrasilerde meşruiyetin en önemli kaynağı da millettir.

Milletten yönetim için gerekli demokratik icazeti alamayanlar, kendilerine bakıp yanlışlarını düzeltmeye çalışacaklarına, her zaman en kolay ve en bildik avuntulara kapılıyorlar.

 

Mesela CHPlilere bakarsanız “İktidarın yeterince eleştirilmediği, medyanın iktidar yanlısı propaganda yaptığı, muhalif seslerin susturulduğu vb yığınla yalan ve asılsız iddiaya sığındıklarını görürsünüz.

Halen AK Parti ve Başbakanımız hakkındaki sürdürdükleri iddiaları, geçmişte Menderes, Özal, hatta Demirel için bile gündeme getirmişlerdir.

Oysa gerçek, iddia ettiklerinin tam tersidir.

Hatta diyebiliriz ki, geçmişte hiçbir siyasi lider, Recep Tayyip Erdoğan kadar eleştirilmemiş, hiçbir parti AK Parti kadar bel altı veya bel üstü her türlü saldırıya maruz kalmamıştır.

 

Sadece eleştirilmek de değil, muhtıralar, darbe girişimleri, parti kapatma davaları, sokak eylemleri, provokatif suikastlar, her türlü küfür, hakaret, iftira  da dahil, demokrasilerde asla olmaması gereken en çirkin ve en karanlık yollara başvurulmuştur ve başvurulmaktadır.

Başbakanımızın evinin hemen yanı başında tencere tava çalmalardan stadyumları provoke etmeye kadar akla gelecek gelmeyecek her yol denenmiştir ve denenmektedir.

Sadece şu son dersane tartışmasında bile, milletten vekalet almış bir hükümete yönelik eleştirilerin hangi dille ve düzeyle yapıldığını gördük.

Daha da net söyleyelim;

Türkiye’nin siyasi tarihi içinde hiçbir iktidar bu kadar özgürce hatta pervasızca eleştiriye tabii tutulmamıştır.

 

CHP ve onun periferisinde şekillenen muhalefetin anlamadığı veya anlamak istemediği şudur:

Millet bu eleştirilere prim vermiyorsa, bunun nedeni Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ve AK Partinin bu ülke için geceli gündüzlü çalışarak yaptığı hizmetlerdir.

CHP aslında bunu içine sindiremiyor.

Muhalif olmayı sadece “aka kara demekten ibaret” bir “ideolojik saplantı”ya indirgediği için, hiçbir inandırıcılıkları kalmıyor.

Bu gerçeği görmek istemedikleri için de “Muhalefet sesini yeterince duyuramıyor, o yüzden de iktidara gelemiyor” gibisinden, çocukların bile inanmayacağı kuru bir teselliyle avunmaya çalışıyorlar.

Oysa tam tersi.

Millet sizin sesinizi iyi duyduğu ve o sesten irkildiği için size iktidar vermiyor.

Demokrasiyi hazmedemediğiniz ve sevmediğiniz için sizi vekaletinden mahrum bırakıyor.

 

Bu milleti sahillerinden kırsalına, en doğusundan en batısına, şu yaşam biçimine sahip olanından bu yaşam biçimine sahip olanına kadar bütün renkleriyle kucaklayamadığınız için size sandığa gömüyor.

İdeolojik saplantılarınızla hem milletten hem dünya gerçeklerinden kopuk olduğunuz için millet size teveccüh etmiyor.

AK Parti’ye ise, demokrasi, özgürlük, insan hakları dediği için, önce insan dediği için, “Biz birlikte Türkiyeyiz” dediği için, bu milleti millet yapan değerleri baş tacı yaptığı için ve elbette laf değil proje ürettiği için her seçimde daha da artan bir teveccüh gösteriyor.

11 yılda milli geliri 3 katına çıkardığı için teveccüh gösteriyor.

Ülkeyi baştanbaşa yollarla, köprülerle, tünellerle, barajlarla, üniversitelerle, hastanelerle, havaalanlarıyla, ormanlarla, stadyumlarla, kültür merkezleriyle ve en önemlisi kardeşlikle donattığı için, hem yerelde hem merkezde iktidara getiriyor.

Boşuna “sesimizi duyuramıyoruz” yalanına sığınmayın.

Millet sesinizi duyuyor, hem de çok iyi duyuyor.

Duymasa, sizi muhalefete mahkûm eder miydi?