Oyunlar Aynı Ama Çok Önemli Bir Fark Var: Recep Tayyip Erdoğan

Türkiye ne zaman zincirlerinden kurtulmaya başlayıp ayağa kalksa, bazı iç ve dış odaklar bundan büyük rahatsızlık duyup bildik oyunları sahnelemeye başlıyorlar.

Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada büyük bir ülke olmasını istemeyen dış güçler, kimsenin meçhulü değil.

 

İç güçlere gelince, bunları da en belirgin özellikleri üzerinden tarif edebiliriz.

Bunlar; Milli egemenlik ilkesiyle sürekli kavga halinde bulunanlar, milleti ve iradesini hazmedemeyenler, kendilerinde anayasal olmayan yetkileri kullanma imtiyazı vehmedenler, kısaca milletten icazet almadan sürekli millete biçim vermeye çalışanlar ve bunlarla şu veya bu şekilde çıkar birliği içinde olanlardır.

Bu iç ve dış kesimin, Türkiye’ye büyük bir sıçrama yaptıran liderlere karşı, “Diktatörlük, tek adamlık vb” suçlamalar yanında, en çok kullandıkları bir başka yıpratma taktiği de yolsuzluklardır.

 

Çok partili dönemde Türkiye’yi reformlarla bambaşka kulvarlara taşıyan 3 lider vardır:

Menderes, Özal ve Erdoğan.

Üçü de hem diktatörlük, hem de yolsuzluk ithamlarıyla yıpratılmaya çalışıldı.

Merhum Menderes’i askeri bir darbeyle idam ettiler.

Merhum Özal’ı bitip tükenmez kampanyalarla yerden yere vurdular.

Partisini zayıflatıp siyaseten etkisiz ve zayıf bir konuma düşürdüler.

Aynı oyunları Genel Başkanımız ve Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan için de sahnelediler, sahneliyorlar.

Ama artık başaramıyorlar.

AK Parti girdiği her seçimden daha da güçlenerek çıkıyor.

Genel Başkanımıza karşı gösterilen sevgi ve alaka sürekli büyüyüp tazeleniyor.

Bu millet seçtiği lidere inanıyor.

Onun sağlam duruşunu, onun zorluklar karşısında pes etmeyen iradesini, hepsinden öte, 12 yıldır günde sadece bir kaç saatlik uykuyla geceli gündüzlü ve dayanılması çok zor bir tempoyla ülkesi ve milleti için nasıl didindiğini, çalıştığını, çırpındığını biliyor.

 

Bu temponun, bu çalışmanın, bu mücadelenin, içeride ve dışarıda binlerce sorunla, gerginlikle ve gerilimle boğuşmanın ancak ulvi değerler uğruna ve ancak millet sevdasıyla mümkün olabileceğini bütün bir ruhuyla kavrayabiliyor.

Bu yüzden de birilerinin yolsuzluk hikâyeleri tutmuyor.

Bütün bankaları hortumlanmış…

Merkez Bankasında rezerv kalmamış…

Parası pul, pasaportu itibarsız, yolları delik deşik olmuş…

Şehirleri çöplüğe, üniversiteleri kışlaya, hastaneleri viraneye döndürülmüş…

Yaşlıları, düşkünleri, engellileri unutulmuş…

Gençleri yurtsuzluktan, parasızlıktan ve harçlardan telef edilmiş…

Kadınları ve çocukları sosyal güvencelerden yoksun…

Okulları, mahkemeleri, sağlık merkezleri, konutları depremlere dayanıksız…

Sürekli muhtıralarla, terörle, faili meçhullerle, olağanüstü hallerle, yasak ve baskılarla çalkalanan bir Türkiye’yi nereden nereye getirdiğini görüyor.

O yüzden oyunlarınız sökmüyor.

O yüzden atmaya çalıştığınız çamurlar, kendi üzerinize yapışıp kalıyor.

Oynadığınız oyunlar hep aynı.

Ama artık başaramıyorsunuz.

Çünkü oyun aynı olsa da çok önemli bir fark var.

Türkiye o eski Türkiye değil.

Artık iradesini çiğnetmemeye azimli bir millet ve sonuna kadar sahip çıktığı bir lider var. Oyun aynı ama fark çok büyük:

Recep Tayyip Erdoğan.