Ramazana Layık Olmak

11 ayın sultanı Ramazanın rahmet ve merhamet iklimindeyiz.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu azaptan kurtuluş olan bir manevi hazinenin tam da ortasındayız.

Bu hazineyi iyi anlamak ve iyi anlamlandırmak zorundayız.

Ramazan’a nasıl bir bilinçle bakarsak, Ramazanı nasıl bir bilinçle yaşarsak, Ramazanın rahmet ve bereketinden de o kadar yararlanmış oluruz.

Ramazan denince, mutlaka şuurunda olunması gereken birkaç temel husus var.

Ramazan bir eğlence, karnaval ve festival dönemi değil, rahmet, merhamet, bereket, paylaşma, kardeşlik, muhasebe ve arınma ayıdır.

Ramazan, lüks tüketimin körüklendiği, dünyevi şımarıklık ve çılgınlıkların gösteri haline dönüştürüldüğü bir ay değil, fakir fukaraya, garip gurebaya kucak açılan, hasta olana ilaç, aç olana ekmek, yolda kalmışa yuva olunan bir aydır.

Ramazanda lüks ve israfa yönelmek, Ramazanı israf etmektir.

Ramazan, başta büyük görev ve sorumluluklar üstlenmiş ya da üstlenmeye aday insanlar olmak üzere, hepimiz için bir manevi arınma ve şuur tazeleme dönemi olmalıdır.

Gerçekten de içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayı, iç dünyamızdaki boşlukları doldurmak, paslanmışlıkları kazıyıp kirlenmişliklerden arınmak, gerçek huzuru ve kalıcı mutluluğu yakalamak için bir fırsattır.

Bu hazineden yararlanalım.

Bu hazinenin ruhlarımıza katacağı bereketle daha yüce, daha anlamlı, daha erdemli ve daha asil hedeflerin, dertlerin ve hüzünlerin kıyılarına ulaşalım.

Kaygılarımızın, özlemlerimizin ve hedeflerimizin kalitesini kontrol edelim.

Aslolan bu güzel rahmet ikliminde kendimizi de Ramazan yapabilmektir.

Biz kendimizi Ramazana layık hale getirelim ki, Ramazanın rahmet ve bereketi de üzerimize yağsın.

Batının Derdi Demokrasi Değil Çıkar

Mısır’da seçilmiş Cumhurbaşkanına karşı yapılan askeri darbe sonrasında batı dünyasının sergilediği genel tavır, demokrasi adına tam bir iki yüzlülük, insani değerler açısından ise tam bir tükenmişlik içermektedir.

Halkın kolay kolay pes etmeyeceğini gördükten sonra, ne olur ne olmaz kaygısıyla darbecilere karşı biraz tavır alırmış gibi yapmak, ne yazık ki, sadece ve sadece çıkarı önemseyen, insanı ve değerlerini hiçe sayan o ezeli ve ilkel politik duruşu kurtarmaya yetmiyor.

Acı gerçek bir kere daha ortaya çıkmıştır ki;

Batı dünyası İslam ülkelerinde demokrasi değil, kendi çıkarlarına uygun ve kendi kontrollerinde yönetimler istiyor.

Sandıkla işbaşına gelmiş, milletinin destek ve teveccühüyle görev yapan siyasi liderler batının bu isteğine olumlu cevap vermediğinden, halkından kopuk, milletinin değerlerinden uzak, ülkesini peşkeş çekmeye elverişli cuntacılar, despotik liderler, antidemokratik yönetimler, batı için her zaman daha makbul oluyor.

Tüm bunlara bir de batı dünyasında İslam’a karşı oluşmuş o bildik bakışı eklersek, Mursi’ye ve Müslüman Kardeşler’e karşı sergilenen haksız ve ahlaksız tavırların nedenini anlamış oluruz.

Ama Mısır direniyor, halk cuntacılara pes etmiyor.

Adeviye meydanı insanlığın bir vicdan sınavıdır.

Aynı zamanda yüz akıdır.

Sıcaktan kavrulan bir meydanda üstelik de oruç tutarak günlerden beri adalet, özgürlük ve hukuk adına zarif bir direniş sergileyen kardeşlerimizi selamlıyor, Mısır’ın en kısa zamanda normalleşmesini diliyoruz.

İftarımız Muhteşemdi

Haliç Kongre Merkezinde açık alanda gerçekleştirdiğimiz ve Başbakanımızın da onurlandırdığı Büyük İstanbul İftarımız muhteşem oldu.

Katılım son derece yoğun, organizasyon o kadar güzeldi.

Teşkilatımızın yanı sıra ülkemizin iş, sanat, kültür ve medya dünyasından seçkin konukların katıldığı iftarımız, “Biz birlikte Türkiyeyiz” anlayışımızın çok güzel  bir fotoğrafı gibiydi.

Tüm farklılıkları, tüm renkleri, tüm çeşitlilik ve zenginliğiyle gerçek bir Türkiye fotoğrafıydı Haliç’ten yansıyan…

Bu güzel organizasyonunun gerçekleşmesi adına günlerden beri hummalı bir çalışma içinde bulunan tüm teşkilat mensubu kardeşlerime teşekkür ediyor, onlarla gurur duyuyorum.

Ramazan bir eğlence, karnaval ve festival dönemi değil, rahmet, merhamet, bereket, paylaşma, kardeşlik, muhasebe ve arınma ayıdır. Ramazanda lüks ve israfa yönelmek, Ramazanı israf etmektir. Biz kendimizi Ramazana layık hale getirelim ki, Ramazanın rahmet ve bereketi de üzerimize yağsın.

Batı dünyası İslam ülkelerinde demokrasi değil, kendi çıkarlarına uygun ve kendi kontrollerinde yönetimler istiyor. Onlar için sandıkla işbaşına gelmiş ve ülkesini peşkeş çekmeyen liderlerdense halkından kopuk, ülkesini peşkeş çekmeye elverişli cuntacılar, despotik liderler, kısaca antidemokratik yönetimler, daha makbul.

Teşkilatımızın yanı sıra ülkemizin iş, sanat, kültür ve medya dünyasından seçkin konukların katıldığı Büyük İstanbul İftarımız, “Biz birlikte Türkiyeyiz” anlayışımızın çok güzel  bir fotoğrafı gibiydi. Tüm farklılıkları, tüm renkleri, tüm çeşitlilik ve zenginliğiyle gerçek bir Türkiye fotoğrafıydı Haliç’ten yansıyan…