Yeni Bir Yasama Yılına Girilirken…

TBMM geçtiğimiz Cumartesi günü yeni yasama yılına girdi.

Bu yasama yılıyla birlikte Türkiye’nin önünde yepyeni bir dönem var artık:

Sivil anayasa dönemi…

Türkiye, bu yeni dönemde çok büyük bir ayıbından daha kurtulacak inşallah.

Bildiğiniz gibi, halen, “Avrupa’da anayasasını sivillerin yapmadığı tek ülke” olmak gibi kötü bir sicilimiz var.

 

Siz bakmayın bazılarının “Bu Meclis anayasa yapamaz” diye çırpınmalarına.

Üç beş darbeci general kafa kafaya verip bu millete anayasa yapacak ve bu içe sindirilecek ama milletimizin anasının ak sütü gibi helal oylarıyla seçtiği bir parlamento anayasa yapamayacak öyle mi?

Elbette yapar.

 

Çünkü egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ve millet bu egemenliğini seçip Meclise gönderdiği vekilleriyle kullanır.

O Meclisin biricik görevi yasamadır.

Ve yasa deyince de en başta akla yasaların anası olan anayasa gelir.

Bazıları, yasama faaliyetini, yasama organı olan Meclis dışında yapmaya yetkili başka odaklar olduğuna mı inanıyor acaba?

Biz inanmıyoruz.

 

Dünyanın tüm saygın, uygar ve demokratik ülkelerinde anayasa nasıl yapılıyorsa, biz de öyle yapacağız.

Uzlaşmayla, barış içinde, toplumun bütün renk ve tonlarını kuşatan, herkesi ve her kesimi aynı ölçüde birinci sınıf vatandaşlığa, saygın, özgür ve mutlu olmaya layık gören bir anayasayı, ülkemize ve milletimize sunacağız.

Kuşkusuz bu yeni süreçte, hepimizin ciğerini dağlayan, içini kavuran bir problem var.

Terör.

Kendi ikbal ve varlık nedenlerini terörde gören çevreler, son kullanma tarihi çoktan geçmiş çağdışı, insanlık dışı, demokrasi ve hukuk dışı yollara tevessül ederek, kadın demeden, ana rahmindeki bebek demeden saldırılara kalkışsalar da, milletimiz müsterih olsun ki;

Son çırpınışlarını yaşayan terör ve terörizm, bu ülkede emellerine asla ulaşamayacaktır.

 

AK Parti nasıl bu ülkeyi çetelerden ve mafyalardan temizlediyse,

AK Parti nasıl milli irade üzerinde vesayet kurmuş odakları demokrasi ve hukuk içinde bertaraf etmişse;

Bu terör belasından da kurtaracaktır.

Biz terörle mücadeleyi asla demokrasi ve özgürlüklerin önüne geçirmeden en kararlı şekilde yapıyoruz ve yapacağız.

Biz bu ülkede yapılamaz denilenleri yaptık.

Biz bu ülkede etnik ve kültürel farklılıkları ve kimlikleri yok sayan inkarcı ve asimilasyoncu devlet politikalarını nasıl ortadan kaldırdıysak, insan öldürmeyi, cana kıymayı politika sayan anlayışları da bu ülkenin gündeminden tamamen çıkarmaya kararlıyız.

Bizim bu ülkede her türlü farklı düşünceye, farklı yaşam tarzlarına sonuna kadar saygımız vardır.

Bu ülkenin her ferdinin adalet, barış ve kardeşlik ortamında, aynı hukuk devletinin eşit bireyleri olarak yaşaması ve yaşatılması, bizim siyasetteki varlık nedenimizdir.

Bizim asla müsamahakâr olmadığımız, olamayacağımız, hoşgörü göstermediğimiz, gösteremeyeceğimiz bir tek husus vardır:

Şiddet.

Şiddeti kendince bir hak arama yöntemi gören, insanlarımızın canına kıymayı kendi taleplerine ulaşmanın aracı sanan her anlayışla sonuna kadar ve en sert şekilde mücadele etmek de bizim her zaman boynumuzun borcudur.

Kaybettiğimiz bir tek insanın bir damla kanı, bizim için her türlü siyasi mülahazanın, siyasi çıkarın, her türlü ikbal ve makamın ötesinde ve üzerindedir.

Hem terör belasını ortadan kaldırmak, hem milletimizi yeni ve sivil bir anayasayla buluşturmak noktasında, yeni dönemde canla başla çalışacağımızı buradan bir kere daha duyururken,

Yeni yasama yılının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.